Nefes alma konusu sporcular için herhalde üzerinde pek düşünülmeyen ama
son derece önemli konulardan biri.
Sporcular için vücuttaki her hücrenin
oksijen ile beslenmesi güç verimini etkileyen en önemli unsur.
Antrenman yapmanın en öncelikli amaçlarından biri de bu bağlamda
kalp-damar sistemimizi geliştirmek, bu sayede rakiplerimizin nefes
nefese kaldığı zamanlarda mukavemet, kuvvet ve konsantrasyon eksikliği
çekmemek.
Sadece sporcular için değil tabii ki. Genel olarak oksijen olmaksızın
insan sadece 15 dakika yaşayabiliyor, 3 dakikalık bir sürenin akabinde
oksijen alınmadığı takdirde ilk beyin hücreleri ölmeye başlıyorlar.
Peki nefes nasıl alınıyor? Hava nefes alma esnasında burun veya ağız
yoluyla akciğerlere gidiyor. Burada –tabir caizse- şişelere
dolduruluyor, kandaki alyuvarlara, daha doğrusu kana kırmızı rengi veren
hemoglobinlere bağlanıyor. Hemoglobinlerin taşıdığı oksijen de dolaşım
sistemi aracılığı ile vücuttaki her hücreye taşınıyor. Dönüş yolunda ise
oralardan karbondioksit topluyor, bunu tekrar akciğerlere taşıyor ve
biz de karbondioksiti nefes vererek vücudumuzdan atıyoruz.
Nefes deveranı
Genel anlamda oksijen eksikliği keyif bozuyor, yorgun, bitkin yapıyor,
hastalığa kadar gidiyor. Yeteri kadar ve güçlü oksijen kullanımı ise
vücudun verimini arttırıyor. Daha önemlisi kasların çalışmasının yani
sıra spor esnasında daha derin nefes alındığında beyne giden oksijen de
artıyor, beynimiz de “havalanıyor”.
Sporcular genelde spor yapmayan insanlardan daha derin ve daha doğru
nefes alıyorlar. Ancak özellikle hobi derecesinde sporla uğraşanlarda,
yani bir antrenör eşliğinde çalışmayanlarda yanlış nefes almaya sıkça
rastlanıyor. Kesik kesik ve az nefes alma, nefesi tutma kalp kasını
sıkıştırıyor.
Gelelim doğru nefes almanın püf noktalarına:
1) En önemli kural daima yeteri kadar derin nefes alma, kısa kısa ve kesik kesik nefes almaktan kaçınma.
2) 1. Öğrenme adımı: Nefes alıp verişimizi inceleyerek bilinçli yapmak.
3) 2. Öğrenme adımı: Nefes alıp verme ritmimize yoğunlaşmak ve bilinçli
olarak nefes verme kısmını biraz uzatmaya çalışmak, nefes alma kısmı bu
durumda kendiliğinden geliyor.
4) 3. Öğrenme adımı: Belirli vücut bölümlerine doğru nefes almak ve bu sayede nefes derinliğini arttırmak.
Diyaframdan nefes alma: Nefes alıp verme esnasında kas çalışmasının
büyük kısmını diyafram gerçekleştiriyor. Diyafram göğüs kafesimizle
karın boşluğunu birbirinden ayıran perde. Bu kalın zar normal durumda
yukarı doğru gerilmiş bir halde dururken, nefes aldığımızda aşağı
basılıyor, bu şekilde oluşan vakum sayesinde akciğerlere hava doluyor.
Diyafram nefesi sporcular kadar nefesli sazları çalan müzisyenlerin de
kullandığı bir teknik. Nefes alırken bilinçli olarak diyaframı aşağı
doğru ittirerek nefesi alt bölümlere çekmek akciğerleri tam verimleri
ile kullanmayı sağlar.
Tam nefes alma: Derin bir şekilde tam nefes alma üç boyutuyla bütün
vücudu etkileyen bir yöntem. Vücudun ön kısmı, yani göğüs kafesi ve
karın ileri doğru genişlerken omuzlar pek fark edilmese de yana doğru
açılıyor, sırt tarafımızda ise kürek kemiklerimiz geriye doğru
açılıyorlar.
5) Abartılı nefes almak mutlaka kaçınılması gereken bir durum. Sürekli
olarak kesik ve kısa, hızlı bir şekilde nefes alıp vermek en kötü
ihtimalle bir karbondioksit zehirlenmesine kadar götürebilir insani.
6) Çok önemli unsurlardan biri yapılan hareketleri elden geldiğince
nefese bağlamak. Yani efor sarf edilirken, örneğin bir halteri
kaldırırken nefes vermek, boşalma aşamasında, yani örneğin halteri
indirirken nefes almak. Yakın dövüşçüler, halterciler, disk, gülle,
cirit, çekiç atıcılar, hepsi nefeslerini bir haykırışa bağlayarak efor
sarf ettikleri vurma, kaldırma, atma hareketi esnasında bağırarak nefes
veriyorlar. Hava kesinlikle tutulmamalı ve bastırılmamalı. Özellikle
çokça yapılan bu hata kanın kalbe geri dönüşünü engelleyerek baş dönmesi
ve yüksek tansiyona neden oluyor.
7) Tabii nefes refleksleri olan esneme, hapşırma, iç çekme veya inlemeyi
kesinlikle bastırmamak gerekiyor. Bu hareketler sırasında ister istemez
derin bir nefes alıyoruz çünkü.
Astım hastalarının da spordan feragat etmeleri için bir neden yok.
Olimpiyatlarda 7 tane altın madalya alarak tarihe gecen Mark Spitz
örneğin astımlıydı.
9) En önemli noktalardan biri spor yaparken kesinlikle zorla nefes alıp
verme şeklimizi değiştirmemek. Bu yaptığımız sporu zorlaştırır. Örneğin
kesinlikle sadece burundan nefes alıp ağızdan vermek gibi bir gereklilik
yok. Burundan nefes almak daha sağlıklı olan diyafram tekniğini
desteklese ve alınan hava burun içinde ısıtılıp, nemlendirilip tozdan
vs. arındırılsa bile sportif bir çalışma sırasında ağızdan nefes
alınmadan idare etmek imkânsız gibidir. Aynı şekilde nefes ritmini de
zorla değiştirmemek gerekiyor. Vücudu zorlamayacak şekilde düzenli bir
nefes ritmi en doğru olan yöntem, koşarken üç adımda bir alıp, beş
adımda bir vermek gibisinden.
En harcıâlem düsturlardan birisi de örneğin koşarken konuşabilecek kadar
rahat nefes alıp verme halinde koşmak gerektiğidir. Koşarken konuşup
konuşmamak bir kenara, gerçekten de spor yaparken yoğunluk nefes
üzerinden nabız üzerinden olduğundan daha rahat bir şekilde kontrol
edilebilir. Nefes nefese kalma ve sesli nefes alma gibi durumlar daima
vücudun gerektiğinden fazla zorlandığının bir işaretidir. Aynı şekilde
tehlikeli nabız düzensizlikleri ve kalp ağrıları da nabız saati daha bir
tehlike göstermeden nefes alıp verirken zorlanmalardan anlaşılabilir.
Bu konuyu özellikle kendim üzerinde çok yaşadım. Nabzım vücudum için
tehlikeli sayılabilecek 190’lara çıkmadan önce 170-180’lerde nefes
nefese kalmaya başlamam vücudun kendini koruma yetisinin çok açık bir
göstergesi.
Simdi toparlamak gerekirse, doğru nefes kısaca nasıl olmalı? Doğru nefes
derin, uzun ve sessiz olmalı. Bu şekilde nefes alma özellikle
bebeklerde ve hayvanlarda çok net bir şekilde görülebilir: Nefes alma,
uzunca bir nefes verme, kısa bir aralık ve sonra tekrar nefes alma...
Karın düzenli ve yumuşak bir şekilde kalkıp iniyor. Bebekler efor sarf
ettiklerinde bilinçli bir şekilde nefeslerini derinleştiriyorlar, en
basitinden altları değişirken bile olan bir durum bu.
Burun bandı faydalı mı? İşe yarıyor mu?
90’lı yılların ortası ve 2000’lerin başında çok fazla moda olan bir
aksesuardı burun bandı. Bugün de futbolcularda vs. çokça görüyoruz.
Aslında burun bandı ilk olarak horlamaya karşı geliştirilmiş bir ürün.
Burundan nefes almayı kolaylaştıracak ve bu sayede alerji durumunda,
nezle gibi durumlarda daralan burun yollarını açacak bir bant. Bandın
içine yerleştirilmiş olan plastik köprü burun kanatlarını çekerek burun
yollarını genişletmeye yarıyor. Bu sayede kâğıt üzerinde burundan %30
daha fazla hava alımı sağlanabiliyor.
Burun bandı
Spor dünyasında ilk kullananlardan biri 1995 yılında Amerikan futbolu
oyuncusu Neil Smith’di. Smith’in kullanma nedeni ise burnunun kırılmış
olması ve burun bandı sayesinde kırık burnuna rağmen burundan nefes
almayı ümit etmesiydi.
Elbette burun bandı organizmanın doğrudan aldığı oksijeni arttırmaya
yaramıyor. Sonuçta spor yaparken ihtiyacımız olan oksijeni burnumuz
yetişmeyince ağzımızdan alıyoruz. Öte yandan burun bandı da üreten
firmalardan 3M’in İsviçre’de yaptığı fizyolojik araştırmalar bazı
performans değerlerinin ağızdan nefes almaya rağmen özellikle futbol,
basketbol gibi düzensiz efor sarf edilen sporlarda burun bandı ile
arttırılabildiğini ortaya koydu.
0 yorum:
Yorum Gönder